30 Aralık 2009 Çarşamba

ALİ AĞAOĞLU ULUDAĞ'DAKİ OTELİNİ AÇTI


Ağaoğlu Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ağaoğlu, 1988’den beri hizmet veren ve imar sorunları nedeniyle Temmuz 2009 sonunda kapattığı Uludağ’daki Ağaoğlu My Resort Otel’ini, Bölge İdare Mahkemesi’nin yürütmeyi durdurma kararı vermesi, yeni imar planı çalışmalarının başlaması ve mevcut yetki karmaşasının giderilmesinin önünün açılması nedeniyle bir günde açtı.
Ağaoğlu, Uludağ’da yaşanan yetki kargaşası nedeniyle imar planının uzun yıllar sürüncemede kalması üzerine 1988’den beri hizmet veren 5 yıldızlı otelini kapatma kararı almıştı. Ağaoğlu, Valilik ve Belediye ile görüşmelerinin sonucunda istedikleri yasal zemine kavuşmaya yönelik olumlu gelişmelerin başlaması ile oteli açmaya karar verdi. Ağaoğlu bu konuda başta Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe ve Bursa Valisi Şahabettin Harput’un olumlu çabalarının çok önemli olduğunu belirtti.
Orman Bakanlığı’nın “dönüşüm planı” adı altında Bursa Uludağ’da plana aykırı bölgede yapılan binaları yıkma kararını eleştiren Ali Ağaoğlu şöyle konuştu: “Hedef Uludağ’daki kaçak bina sorununa bir çözüm getirmek olmalı. Uludağ’daki otelimize geçen yıl 15 milyon dolarlık yenileme yatırımı yaparak kayak merkezimizi Avrupa standartlarına taşıdık. Aslında bakanlığın elinde işletmecilerle birlikte hazırlanan ve Uludağ’ın sorunlarını çözecek plan var. Yeni plan sorunları çözmeye yönelik, çağdaş ve uygulanabilir olacaksa ben otelimizi yıkıp yeniden kurmaya ve 100 milyon dolar yatırım yapmaya da hazırım. Mevcut durumda dağın %20’lik kapasitesi kullanılıyor. Bu yeni plan çerçevesinde Maden tarafındaki kapasitede de değerlendirilmeli. Ayrıca dağ turizmini yaz dönemi de canlı tutmak ve kongre ve yayla turizmi gibi alternatifler ile Uludağ’ı 12 ay turizme kazandırmak önemli. Bursa ekonomisi için Uludağ büyük önem taşıyor. Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin ve Valiliğin bu konuda önemli çabaları var. Ayrıca kayak hocaları, kayak sporu camiası ve Bursa esnafının olumlu çabaları ve desteği de kararımızda etkili oldu.”
Dağdaki telesiejlerin önemli bir bölümüne sahip olan Ağaoğlu'nun bu kararı Uludağ turizmi açısından büyük önem taşıyor. Bu kış sezonu için Uludağ’daki Ağaoğlu My Resort otelinde rezervasyonların başlayacağı belirtildi.

Ağaoğlu My Resort Hakkında...

Kış aylarında hem karda tatil yapmanın keyfini sürmek, hem de kış sporlarını yapabilmek için çeşitli fırsatlar sunan, tüm sezonlarda da seminer, organizasyon, trekking, paintball gibi turnuvalar ve aktiviteler için tercih edilen Ağaoğlu Uludağ My Resort Otel’de yer alan 158 standart oda, 28 aile odası, 7 standart suit oda, 4 executive deluxe oda, 4 executive suit oda, 2 presidential suit (dubleks 2 oda + 1 salon), 2 king suit (2 oda + 1 salon ve 3 oda + 1 salon) olmak üzere toplam 205 oda, şöminesi ve rahat koltuklarıyla müşterilerin kışın keyfini çıkardığı geniş lobi ve otelin tüm unsurları geçen sezon tamamen yenilendi.

Kayak pistinin yanı sıra cam tavanıyla kar yağışının tüm güzel etkilerini izlemeyi sağlayan özel kapalı yüzme havuzu, sauna ve fitness bölümü, restoranları, barı, oyun salonları ve çok amaçlı toplantı salonlarına sahip Ağaoğlu Uludağ My Resort Otel’de restorasyon çalışmalarının tamamlanması nedeniyle sezon açılışı yapıldı. Deneyimli Mimar “Halil Adacan” ile çalışılan otelin tüm dekoratif tasarımı yenilenirken; yatak odalarında Fransa'dan gelen “Toile De Jour” kumaşlar ile hazırlanmış yatak örtüleri ve koltuklarda ev konforunu yaşatacak kumaşlar kullanıldı. Resepsiyona eklenen yeni ve şık masa için Aslı Tunca tercih edilirken, lobide de “Becara”, “Mis en Demeure”, “Nil Ata” ve “Layla” gibi çeşitli markalardan alınmış şık aksesuarlara yer verildi. Ağaoğlu Uludağ My Resort Otel içerisinde kullanılan aksesuarlarda Mudo Concept tercih edildi.

Ağaoğlu Uludağ My Resort Otel’in yenilenmiş odalarında merkezi ısıtma, halı, minibar, elektronik emanet kasası, kablosuz internet servisi, LCD televizyon, duş kabini, çalışma masası, saç kurutma, telefon, suitlerde jakuzili küvet, anahtar kartı gibi nitelikli özellikler standart olarak bulunuyor.

Ağaoğlu sayesinde 4,5 dakikada zirveye

Ağaoğlu, geçtiğimiz yıl devreye giren ve toplam yatırım değeri 6 milyon 500 bin Euro olan telesiyejlerle Uludağ’ın en yüksek noktasına 4,5 dakika gibi çok kısa bir sürede ulaşma olanağı sağlıyor. Belvü-Kuşaklıkaya hattındaki 500 metrelik birinci tesis, 6 kişilik ısıtmalı gondola tipi taşıma sistemini kayakseverlerin kullanımına sunarken, Mandra-Kuşaklıkaya arasındaki 1.850 metrelik ikinci telesiyej, ülkemizde Uluslararası Kayak Federasyonu’ndan onay almış tek kayak pisti olan Kuşaklıkaya pistine üstü kapalı ve dörtlü koltuklara sahip telesiyejle ulaşımı sağlıyor.

23 Aralık 2009 Çarşamba

Sosyal Medya'yı Neden Kullanıyoruz?



Sosyal Medya’nın özellikle son birkaç yıldır patladığı ülkemizde biz de bir Manifesto’lu olaraktan sosyal medyayı en etkin ve yararlı bir şekilde kullanmaya başladık. Peki neden bu sosyal medyada bir parmağımız olsun istedik, işte size bu konu üzerine yazılmış makaleler ve araştırmalardan derlenen gerçekler:
En ama en önde gelen sebeplerden birini bizce şu soru çok güzel açıklıyor:
Eğer sanal dünyada yoksanız, peki gerçek dünya da varolduğunuzdan emin misiniz? İnsanların sizleri ‘google’ladığı doğru bir gerçek ve eğer ki sizin öyle ya da böyle isminiz arama sonuçlarında çıkmıyorsa demek ki değişimlere ayak uyduramayıp dünya üzerindeki varlığınızı tehlikeye atmışsınız demektir. Korkmayın, eğer bu yazıyı okuyorsanız zaten sosyal medya sayesinde varlığınızı online olarak ispatladınız=)
Hepimizin ilk kişisel olarak başlayan bu sanal alem yolculuğunun son zamanlarda sosyal medya etiketinin türemesiyle beraber bireyler dışında şirket, kurum ve kuruluşların da reklamdan haber duyurusuna kadar çeşitli sebeplerle bu alemde bir yer edinmesinin ne kadar önemli olduğunu gördük.
Türkiye’nin özellikle çok aktif olduğu Facebook, Twitter, Friendfeed, LinkedIn ve Blogger gibi sosyal medya kanallarını kuruluşumuzun ilk zamanlarından itibaren hem öğrenerek hem de uygulayarak işlerimizi, hedeflerimizi, planlarımızı, yaptıklarımızı ve en önemlisi bunların hepsini kapsayan Manifesto’muzu en aktif şekilde siz bizi takip edenlerle paylaşmaya çalışıyoruz.
Evet, sosyal medyayı kullanıyoruz çünkü;
Bu alanda yapılan araştırmalar istatistiksel olarak bu bulgularımızın doğruluğunu destekliyor ve bizim bu yolda daha çok ilerlememiz için bizi motive ediyor.
Örneğin, McCorkindale (2009) raporuna göre Fortune 2000 şirketlerinin üçte ikisinden fazlası ki bu da %69’luk bir yüzdeye denk geliyor, sosyal medyayı etkin bir şekilde kullanıyor.
Google kelimesinin İngilizce’nin en önemli sözlüklerinden biri olan Merriam Webster’a 2001 yılında teknik terim olarak kabul edilmesiyle zaten sanal dünyanın insanlık tarihinde nasıl bir rol aldığına ve alacağına hepimiz şahit olduk. Sosyal medya kanallarının çeşitlenmesiyle tahmin ediyoruz ki bu sözcük giriş sayıları artış gösterecek. ‘To google’ın izinden giden ‘to twit’ ise bunun en güzel kanıtı. Literatürü bile etkileyen bu alemde varolmanın önemini her gün daha çok hissediyoruz.
Evet, sosyal medya kanalları üzerinden her imkanı değerlendiriyoruz, sizi gelen notifikasyonlar, mesajlar ve post larla zaman zaman sıkmış olabilriz belki ama amacımız sizi her konu hakkında bilgilendirmek. Tüm bu ortamlarda amacımız için biçilmiş kaftan. Hepimizin bildiği gibi zamanımızın çoğu ekran karşısında o siteden öbürüne atlamakla geçiyor. İşte bu süre içinde görsel hafızalarınızda ne kadar Manifesto’muzu hatırlatır canlandırırsak bizim için o kadar yararlı olacağını düşünüyoruz.
Bol sosyal medyalı günler dileriz.

21 Aralık 2009 Pazartesi

''Şehirli gençlerin yeni oyun arkadaşı: Suzuki Splash Türkiye’de”


Suzuki’nin “The way of life-Yaşam şekli” felsefesi çerçevesinde şehir hayatı için geliştirdiği renkli ve eğlenceli modeli “Splash” Les Ottomans otelde gerçekleştirilen basın toplantısıyla tanıtıldı.
“Kim demiş şehirle oyun olmaz diye!” sloganıyla tanıtılan Suzuki Splash, kolay pratik ve oyuncu yapısıyla bunaltıcı şehir trafiğini renklendirmeyi ve daha keyifli kılmayı amaçlıyor. 28 bin 500 TL’den başlayan tanıtım fiyatıyla Splash, gerek tasarımı gerekse teknik özellikleriyle gençlerin tercihi olacak.
Düzenlenen toplantıda söz alan Suzuki Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı N. Ural Hakverdi, Suzuki’nin son yıllarda peş peşe yeni ve çekici modeller lanse ederek ürün gamını çeşitlendirmeyi arzu ettiğini vurguladı. N. Ural Hakverdi sözlerine şöyle devam etti; “Avrupa’nın tasarım gücünü Japon üretim gücüyle buluşturmayı başaran Suzuki tüm dünyada atağa kalktı. Bizde buna paralel Suzuki Türkiye olarak 2010 yılında Splash’la birlikte toplam üç yeni model lanse ederek bu atağa destek olacağız” dedi.
Trafik Modası
Toplantıda daha sonra söz alan Suzuki Türkiye Murahhas Azası Ali Savcı, Splash’ın şehir trafiğine yeni bir soluk getireceğini söyledi. 25-40 yaş arası gençleri ve aileleri hedeflediklerini belirten Ali Savcı, yeni modelin renkli ve hayat dolu kimliğini çok rekabetçi bir lansman fiyatıyla desteklediklerinin altını çizdi. Ali Savcı, “Kullanım maliyetleri açısından bakıldığında oldukça cimri olan yeni oyuncumuz, gelişmiş çevreci motoru sayesinde 119mg/km ile çok düşük bir karbon salımına imza atıyor. Ayrıca farklı olduğunu düşünenler ve fark yaratmayı sevenler için değişik desenlerle Splash’ı kaplayabiliyoruz. Yoğun şehir trafiğinde tüm ilgi Splash’ta toplanacak. “Trafik modası” kavramını Splash lansmanıyla tüm gençlerimize duyuruyoruz. Tarzınızı Splash’la yansıtın” dedi. Ali Savcı, 2010 yılı içinde 900 adet Splash satmayı amaçladıklarını sözlerine ekledi.
Suzuki Splash, 1.0L, 1.2L benzinli ve 1.3L dizel motor versiyonlarıyla satışa sunuluyor.

14 Aralık 2009 Pazartesi


GÜLŞEN’LE ‘ÖNSÖZ’ ÇIKIYOR!
Hande Yener ile Demet Akalın’ın“yeni dostlukları”nı Allah bozmasın.. Kanal 1’deki programımda telefonla ilk defa bir araya getirip barıştırdığım Demet Akalın ve Hande Yener, şimdi birlikte yeni projelere yelken açmaya karar verdiler.. Aman ne güzel..

Diğer yandan, “Hadi çıkart artık, hadi geç kalıyorsun, hadi hadi..” dediğim Gülşen’in de albümü hazır.. 15 Aralık’ta piyasada olacak albüm. Benim ısrarlı mesajlarım olmasa Gülşen’in albümü de 2010’dan önce çıkamazdı.. Bence yılbaşından önce çıkması çok önemliydi ve ısrar ettim.. Kıymetimi bilir inşallah..

“Sonunda şarkılarım hazır, dinler misiniz?” diye telefon açtı Gülşen.. Beylerbeyi’ndeki Ozan Çolakoğlu’nun stüdyosu yerine Etiler’deki Manifesto Halkla İlişkiler bürosunda buluştuk.

Manifesto, yıldızı yeni parlayan bir firma ve Gülşen’in de işlerine bakıyorlar.

Ozan Çolakoğlu’nun stüdyosuna gitsem şimdi, “aşk mı yaşıyorsunuz?” diye sormaktan, şarkıların özünü kaçıracağım. O sebeple Etiler’de buluşmayı tercih ettim.

Bu arada Ozan Çolakoğlu yazıldığı gibi evli değil.. Ozan da bekar, Gülşen de bekar ama ben böyle bir aşka ihtimal vermiyorum. 2 yıl sonra yeni albümüyle gelen Gülşen’in şu sıralar aşka ayıracak vakti yok. Sanıyorum iki taraf da haberi yalanlayacak..

Devamı için:http://www.gecce.com/yazarlar/kenan-ercetingoz/gulsenle-onsoz-cikiyor-7531.html

11 Aralık 2009 Cuma

Ressam İsmail Acar Harvey Nichols Home'da köşeyi şimdiden kaptı.


TulipArt markasıyla ev dekorasyonu sektörüne giren ressam İsmail Acar , 2010 Ocakla Kanyorîda açılacak Harvey Nichols Home mağazasında köşe açacak . Mağazada 2 bin $ ' a ayna , 100 bin $ ' a Kaplumbağa Terbiyecisi heykeli satılacak Ressam İsmail Acar , bu yıl içinde TulipArt markasıyla girdiği ev dekorasyonu sektöründe ' köşeyi kaptı ' . Ünlü ingiliz markası Harvey Nichols , Kanyon Alışveriş Merkezinde Ocak 2010 ' da açacağı ev dekorasyon mağazası Harvey Nichols Home ' da ressam Acar ' ın ürünlerini sergilemesi için bir köşe ayırdı . TulipArt ' in kurucuları İsmail Acar ve özlen Çopuroğlu . 20 Koltuk fiyatı / Camaltı ayna 26 bin dolar / Paravan 610 bin dolar / Koltuk 1020 bin dolar / Kaplumbağa Terbiyecisi heykeli 100 bin dolar Kuveyt ' ten 100 bin TL ' lik sipariş geldi OSMAN Hamdi ' nin ünlü eseri Kaplumbağa Terbiyecisi ' nin üç boyutlu heykelini de yapan Acar , ilk olarak Kuveyt ' ten bir mimardan sipariş aldığını söyledi . Acar heykelin fiyatının 100 bin TL olduğunu da kaydetti . Ürünlerinin sadece ünlülerin ya da zenginlerin evinde olmayacağını söyleyen Acar , " Bir otel lobisinde de bu ürünleri bulabileceksiniz " diye konuştu . Ürünleri arasında 2 bin dolarlık bir aynadan Osman Hamdi ' nin ünlü eseri ' Kaplumbağa Terbiyecisi ' nin 100 bin dolarlık heykeline kadar her şeyin olacağım söyleyen Acar , " Markanın ilk olarak İstanbul ve Ankara mağazalarında olacağız . Daha sonra ise Londra ve Dubai ' deki mağazalarında yer alabiliriz " diye konuştu . Aslmda 90 ' h yılların başmda Ralph Lauren gibi ünlü markalara ev dekorasyonu ürünleri satmaya başladığım söyleyen Acar , " Resim gibi ev dekorasyon ürünleri de benim kendimi şarj edebileceğim bir alan . Ev dekorasyon ürünlerini aslında uzun zamandan bu yana teker teker yapıyordum . Ancak bu yıl Özlen Çopuroğlu ile birlikte bunları tek bir çatı altında toplamaya karar verdik . TulipArt bu şekilde ortaya çıktı " diye konuştu . Resimden bir koltuk , kitap raflarından paravan , camaltı boyama sanatından ise aynalar yapan Acar , " Burası bir ArGe atölyesi gibi olacak . Ancak endüstriyel bakış açısı yok . Seri üretim olmayacak " diye konuştu . 100 bin dolarlık aplumbağa Terbiyecisi heykeli ilgi görüyor . ' Bu bir İstanbul 2010 projesidir ' TULİPART ' IN aslında İstanbul 2010 Kültür Başkenti projesi çerçevesinde kurduğunu söyleyen Acar , " Bu bir 2010 İstanbul projesidir . İstanbul için proje üretmek için gidip bir yerlerden para istemeye , 2010 ajansının kapısını çalmaya gerek yok . Ben res sam olarak İstanbul için bunu yapabiliyorum " diye konuştu . Sanatın çok pahalı hale getirilerek toplumdan uzaklaştırıldığın söyleyen Acar , " Sanat eseri dokunulmaz bir şey olmamalı . Sanatı yaşamın içine dahil etmek lazım " diye konuştu .

10 Aralık 2009 Perşembe

Gulsen yeni albumuyle cok yakinda sizlerle... Bir An Gel sarkisiyla bugunden itibaren radyolarda...


Müzik eğitimi almak için Londra'ya giden ve albüm çalışmalarına 2 yıl ara veren Gülşen, yeni tarzıyla geri döndü.

Yeni albümünü tamamlayan Gülşen, hayranlarından çok uzak kaldığını belirterek, “Hasret sona eriyor. Çok heyecanlıyım. Çalışmalarımızın değdiğine inanıyorum. Sevenlerimin karşısınna bambaşka bir Gülşen olarak çıkıyorum. Hayatın ritmi ile ruhumdaki ritmi buluşturdum. Daha sıcak daha samimi ve daha yakın" dedi. 11 parçalık albümde, tüm söz ve müzikler Gülşen'e ait.

7 Aralık 2009 Pazartesi

2 Aralık 2009 Çarşamba

TULIPART Tanıtım Gecesi !


11 Kasım 2009: Tulipart markası ile hem Türkiye'de hem de uluslararası pazarda markalaşmaya doğru büyük hedefleri olan İsmail Acar tasarımı objeler, daha lansmanı yapılmadan kulaktan kulağa yayılışla büyük bir ilgiyle karşılaştı.
Özellikle Körfez ülkelerinden ve Osmanlı sanatını yakın takip eden Londra’dan gördüğü yoğun ilgi karşısınd...a, 2010 yılı obje sergileri programlarını belirlemek üzere,gelen yoğun talep görüşmeler için Tulip art ,seçici ve az sayıda yapacağı ülkeler ile görüşmelere başladı.
Markanın kurucuları reklamcı Özlen Çopuroğlu ve sanatçı İsmail Acar’ın, Tulipart’ı yaratışı, pazarın eksiklerini iyi okuyarak dünya Ülkelerinin hayran olduğu Türklük değerleri ile Osmanlı sanatının en belirgin özelliklerini yansıtan tasarım değeri yüksek, marka değeri olan ürünler tasarlamaya yola çıkmaları ile başlar....
İletişim mezunu Çopuroğlu, Türkiye’nin önde gelen reklam ajanslarında marka yöneticisi olarak çalışmış olup, on yıl önce kendi Reklam ajansı ortaklığını kurdu ve ajans olarak bir çok yerel ve global kurum için yaptıkları marka yönetimleri ile Türkiye’nin en büyük ilk elli reklam ajansı arasına girdi.

Corvus’a İtalya’dan Altın Madalya


Corvus, hem ulusal hem de uluslararası pekçok yarışmada kazandığı ödüllere bir yenisini ekledi. Türk şarabı ve Türk şarapçılığını yurtdışında başarıyla temsil eden Corvus, İtalya’nın en prestijli yarışmalarından biri olan 5. Uluslararası Şarap Yarışması “Emozioni dal mondo: Merlot e Cabernet insieme”den yine ödülle döndü. Aynı yarışmada geçen yıl da ödül kazanan Corvus, bu yıl Corvus Corpus 2006 ile Altın Madalya almaya hak kazandı.Avrupa’nın en modern tesislerinden birinde, yüksek kalitede üzümlerden üretilen Corvus’un en iddialı şaraplarından Corvus Corpus, 2006 rekoltesiyle Altın Madalya ve Özel Basın Ödülü’ne layık görüldü. 16 ülkeden 198 farkli şarap, 20 ülkeden 65 kişilik jüri tarafından değerlendirildiği yarışmada, iki yıl üstü üste altın madalya alarak tüm dikkatleri üzerine çekti.

Manifesto PR&Events'in müşteri portföyü arasında Sunset'te yerini aldı...


10 Kasım 2009: Benzersiz İstanbul manzarası ile SUNSET GRILL&BAR, 15. yılında da hayata keyif vermeye devam ediyor.

Londra Nobu'nun master şefi Hiroki Takemura'yı 15. yılında şef olarak bünyesine katan SUNSET GRILL&BAR, Takemura'nın hazırladığı lezzetleri 15. yılına özel çıkarttığı şaraplar ile birleştirerek “Chaine des Rotisseurs” yemeği verdi. Japon şef Hiroki Takemura’nın hazırladığı özel menü, Alize & Barış Tansever’in ailesinin Bozcaada’da bulunan 80 yıllık bağlarından üretilmiş “Sunset Dreamin” şaraplarıyla eşleştirilerek Chaine üyelerine sunuldu. Sınırlı sayıda üretilen bu şarapları dünyanın önde gelen çağdaş sanatçılarından Burhan Doğançay’ın eserleri taçlandırıyor.

Manifesto PR&EVENTS Konak filminin Gala Gecesi'ni başarıyla gerçekleştirdi.


27 Ekim 2009: Başrollerini Paşhan Yılmazel, Ogün Kaptanoğlu, Sevil Uyar, Kerem Fırtına, Damla Debre, Öykü Akay ve Kâinat Güzeli olan Arnavut asıllı güzel Almeda Abazi gibi son dönemin başarılı genç oyuncularının paylaştığı “KONAK” filminin galası Manifesto PR&Events yönetiminde Nişantaşı City's sinemalarında gerçekleştirildi

Gülor Şarapları'nı bu sefer dünyaca ünlü yönetmen Francis Ford Coppola tattı.


2 Kasım 2009:Bir dizi ziyaret için Türkiye’de bulunan “Godfather” Serisi’nin efsane yönetmeni Francis Ford Coppola, S.Ü. Sakıp Sabancı Müzesi’nde Güler Sabancı ve Orhan Türker ile bir araya gelerek Gülor Şarapları’nı tattı. Şaraba olan özel ilgisi bilinen ve 35 yıldır kendi şaraplarını üreten Coppola, uzun zamandır bu işi yapan biri olarak, 15 yıllık bir marka olan Gülor’un geldiği noktayı hayranlık verici bulduğunu söyledi.Ayrıca Güler Sabancı ve Orhan Türker’i Amerika’daki şaraphanesine davet eden Coppola, kendi şaraplarından da hediye etti.Gülor’un Şarköy tesislerinde üretilen Cabernet- Merlot, Sangiovese, Merlot ve Shiraz şaraplarını tadan Coppola, özellikle Gülor Cabernet- Merlot’nun 2004 ve 2005 rekoltelerini çok beğendiğini ifade etti. Sinemadan bir süredir uzak olan Francis Ford Coppola’nın son yıllarda şarap konusundaki çalışmalarına ağırlık verdiği biliniyor. Ailesi uzun yıllardır şarap işiyle ilgilenen Coppola, oğluyla birlikte California’daki tesislerinde şarap üretimi yapıyor. Coppola, Food & Wine Dergisi tarafından “Amerikan Şarap Ödülü”ne layık görülmüştü.

2009 Sabancı Topluluğu Yöneticiler Toplantısı



13 Ekim 2009: Manifesto PR&Events'ten yine başarılı bir etkinlik...

2009 Sabancı Topluluğu Yöneticiler Toplantısı'nı başarıyla gerçekleştirdik

MOL 13. Mağazını Deposito AVM'de Açtı !



10 Ekim 2009:İletişim Danışmanlığı ve Etkinlik Hizmetleri verdiğimiz yeni müşterimiz MOL, 13. mağazasını İkitelli Deposite Alışveriş Merkezi'nde açtı.

Tüketicilerin Türk Malı'na yoğun ilgi gösterdiği açılışta 3 TL'.ye takım elbise, 1 TL.'ye gömlekler adeta kapışıldı. 50 dakikada 100 bin parça ürün satılarak rekor kırıldı!

Tamamı Tür...kiye’de üretilen kaliteli tekstil ürünlerinin çok uygun fiyatlarla satışa sunulduğu MOL, Türk tekstil sektörünün en cazip satış kampanyasına imza attı. Türkiye’deki 13. mağazasını 10 Ekim Cumartesi günü İstanbul Deposite Outlet’te açan MOL’un açılış günü yaptığı inanılmaz kampanya, izdihama neden oldu. Bir ailenin sadece 9 TL’ye giyinebileceği fiyatlar sunan MOL Deposite mağazasını, İstanbul’un her yerinden 52 bin kişi ziyaret etti.

Ece Vahapoğlu'nun Yeni Kitabı Öteki'nin Tanıtım Gecesi


29 Eylül 2009: Manifesto PR&Events tarafından Swissotel'de gerçekleşen Ece Vahapoğlu’nun merakla beklenen ÖTEKİ romanının tanıtım gecesi büyük ilgi gördü. Kokteyle dostlarını ve meslektaşlarını davet eden Vahapoğlu, kitabının yeni baskısı ile birlikte gecede çifte mutluluk yaşadı.